Ana içeriğe atla

Fotoğraf Makinesi Ekipmanları

 

Herkese merhabalar arkadaşlar. Bugün sizlere Perşembe gününün teması olan Fotoğrafçılıktan bahsetmek istiyorum. Anlatacağım konu “Fotoğrafçılık Ekipmanları” . Benim bir fotoğraf makinem yok, ancak ilgi duyduğum bir konu olduğu için defalarca araştırdım. Çeşitli videolar vs. izledim. Amacım edindiğim bilgileri sizlerle paylaşmak. Dilerseniz başlayalım.

TRİPOT

Fotoğrafçıların olmazsa olmazlarından biri olan tripotun temel işlevi fotoğraf çekerken el titremesini azaltarak daha düzgün kareler çekebilmektir. Hatta çoğu modelde tripotun üzerindeyken tuşa bastığınızdaki titreme dahi olmasın diye uzaktan kumanda vardır. Her türlü makineyi taşıyabilmeleri için sağlam malzemelerden yapılırlar. Çeşitli boyları vardır. 110cm, 185cm, 225cm gibi. Sizlere tavsiyem fotoğraf makineniz yoksa bile telefonlar için satılıyor. Ancak benim aldığım gibi dayanıksız bir ürün almayın. Biraz daha para verip kaliteli ürünler almaya çalışın.



FİLTRE

Filtreler için güneş gözlüğü de diyebiliriz. Bizler nasıl ki güneşli havalarda dış ortamı rahat göremediğimiz için gözlük kullanıyorsak, filtrelerde makineler için görüntüyü daha net görebilmeyi sağlar. Aslında sadece güneşli havalarda kullanıldığını söyleyemeyiz. Her türlü durumda kullanılmak için üretilen filtreler mevcuttur.


ZOOM/MAKRO LENS

Hepiniz belgesellerde veya maçlarda bulunan fotoğrafçıların kameralarındaki uzun, silindirik aleti görmüşsünüzdür. İşte buna lens denir. Amacına göre Zoom veya Makro lens olarak adlandırılır. Zoom lens’in amacı yüzlerce metre uzaklıktaki cisimleri sanki yanı başımızdaymış gibi göstererek fotoğrafını çekmektir. Yani dürbünün fotoğraf çekebilen hali gibi düşünebiliriz. Makro lens ise çok ufak cisimleri büyüterek onları çekmek için kullanılır. Lenslerin fiyatları kalitesine göre artmakta olup  20-25 bin TL ye kadar çıkabilmektedir


FLAŞ

Fotoğrafçılık denince ilk akla gelen ögelerden olan flaşı günlük hayatta hepimiz telefonlarda sıkça kullanırız. Flaşların temel işlevi fotoğraf çekerken düşük ışık alan yerleri aydınlatarak kaliteli kareler çekebilmektir. Kompakt ya da DSLR Makinelerin üstünde tıpkı telefonlarda olduğu gibi dâhili flaş mevcuttur. Ancak bu flaşın yeterli olmadığı durumlarda harici flaşlar kullanılabilir. Harici flaşlar genelde daha güçlü olurlar. Fiyatları marka ve lümen sayısına göre değişir.


 

FOTOĞRF ÇANTASI

Az önce saydığım ekipmanları içine koyduğumuz çantadır. Çok bölmeli olması önemlidir. Boyuna veya sırta takılan modelleri mevcuttur.


HAFIZA KARTI /YEDEK PİL

Bazen fotoğrafçılar günler boyu sürecek olan çekimlere çıkarlar. Bu süre zarfında durmadan fotoğraf çekerler. Bu sayı bazen binlerce olabilir. Bu nedenle hafızları dolabilir. İşte bu sorunu çözmek için yanınıza mutlaka bir hafıza kartı almalısınız. Aynı şekilde uzun saatler boyunca deklanşöre basarsanız pilliniz doğal olarak bitecektir. Emin olun böyle bir gezintide pilinizin bitmesi isteyeceğiniz en son şey olurdu.

Evet, arkadaşlar bir yazımızın daha sonuna geldik. Kendinize iyi bakın

Yorumlar

Blogda ki Popüler yazılar

Topuklu Ayakkabının İcadı

  Herkese selamlar arkadaşlar. Moda hakkında bir yazı okurken yazı içinde geçen topuklu ayakkabı kelimesi nedense bende merak uyandırdı. İçimde birden beliren topuklu ayakkabının nasıl ve neden icat edildiğini öğrenme arzusu beni çeşitli kaynaklardan bu konuyu araştırmaya sürükledi. Bende bu yaptığım araştırmadan edindiğim bilgileri sizinle paylaşmak istedim. Bu konu ile ilgili baktığım çoğu kaynakta 16.yy’da Avrupa toplumunda insanların lavabo alışkanlıklarının olmadığını ve bu nedenle pisliklerini sokaklara atmalarının sonucunda yerlerdeki pisliklere basmak istemeyen insanların topuklu ayakkabıları icat ettiğini söyleniyor. Fakat ben bu fikre katılmıyorum çünkü bulduğum bir kaynak bana daha inandırıcı geldi. Ama ilk önce ilk önce ayakkabının icadından başlayalım. İLK AYAKKABI NEREDE İCAT EDİLDİ? Resmi kayıtlara göre ilk ayakkabı MÖ.2000 yılında Mısırda icat edilmiştir. Kâğıt yapımında kullanılan papirüsle yapılan bu ilk ayakkabı daha sonra farklı uygarlıklar tarafından deriyl

Zehra Romanı Özet ve Yorumu

 Herkese merhabalar arkadaşlar. Bu gün sizlere okumayı yeni bitirdiğim bir romanın özetini anlatacağım. Okuduğum romanın adı “Zehra”. Dilerseniz ilk önce kitabın künyesinden, daha sonra özet ve yorumundan bahsediyor olacağım. Kitabın Künyesi Kitap Adı : Zehra Basım Yılı: 1896 Yazarı: Nâbizâde Nâzım Türü: Roman Kitabın Özeti İstanbul’da ticaretle uğraşan Şevket Efendi adında zengin bir tüccar vardır. Bu şevket efendinin çok güzel ancak kıskanç bir kızı vardır. Adı Zehra olan bu kızın kıskançlığı öyle bir seviyeye gelmiş ki küçük kardeşini öldürmeye yönelik birkaç teşebbüste dahi bulunmuş. Kızın babası her ne kadar durumdan şikâyetçi olsa da elinden bir şey gelmediğinden “büyüyünce geçer “diyerek kendini teselli edermiş. Bir gün şevket Efendi’nin evine kâtibi Suphi Bey gelir. Suphi Bey evde çalışırken bir mola vakti odadan ayrılarak evde dolaşmaya başlar. Tam da o sırada avluda bulunan Zehra’yı görür. Ona âşık olur ancak ne kıza ne de babasına söyleyemez. Suphi de bir

Tarihi Sevdiren Adam

  Herkese merhabalar arkadaşlar bugün yazımda sizlere bir yazarı anlatmak istiyorum. Onun hayatını anlatmayacağım ama. Çünkü o hayatını yaşayıp ebedi dergâha doğru yol aldı. Ancak yaşarken yazdığı kitaplarla birçok çocuğun hayatına yön vermesine, kitap okumayı sevmesine vesile oldu. O, ben dâhil binlerce çocuğa “Tarihi sevdiren adam” . Yavuz Bahadıroğlu. Birkaç ay önce annem sabah uyandığımda yatağıma gelip vefat haberini verdiğinde daha önce (çok şükür)hiçbir yakınını kaybetmemiş olan ben; sanki babamı, abimi, bir dostumu kaybetmiş kadar üzülmüştüm. Bu satırları yazarken tekrar tekrar aklıma geliyor, ancak onun ölmediğini bildiğim için gönlüm rahat. Çünkü Sunguroğlu hâlen yanı başımda ve onu her okuyuşumda tekrardan beraber maceralardan maceralara koşturuyor. Kimi zaman düşman paralıyor, kimi zamansa bir kimsesize yardım ediyoruz.   Bir yazar olmanın en güzel yanı da budur işte. Hiç ölmemek. Bu yüzden her zaman bir yazar olmak isterdim. Hâlâ istiyorum. Umarım bir gün roman yazm