Merhaba arkadaşlar bu gün sizlere “ESRAR-I CİNAYAT” adlı eserden bahsetmek istiyorum. İlk önce kitap hakkında genel birkaç bilgi, ardından kitap özeti, daha sonrada kitap hakkındaki yorumumdan bahsedeceğim. Şimdi başlayabiliriz.
Bir Türk klasiği olan bu kitap
Ahmet Mithat Efendi tarafından 1884 yılında kaleme alınmış.
Edebiyatımızdaki ilk polisiye romanı olma unvanına sahip.
Kitap ilk
önce gazetede yayınlanmış, daha sonra kitaplaştırılmış. İlklerden olması
hasebiyle içinde bir takım teknik sorunlar bulundurduğu kabul ediliyor.
Ama polisiye
roman yazarlığının önünü açtığı için edebiyatımızda oldukça önemli bir yere
sahip.
Dilerseniz
kitabın özetine geçelim. İstanbul Karadeniz taraflarında “Öreke Taşı” adında
büyükçe bir kaya varmış. Bir gün bu kayanın üzerinde üç ceset bulunur ve hikâye
böyle başlar. Olaydan sonra cinayetle ilgilenen soruşturma memuru (polis)Osman
Sabri hemen olay yerine gelerek çeşitli incelemelerde bulunur. Çok zeki olan
soruşturma memuru hemen deliller toplar ve oldukça kapsamlı bir rapor hazırlar.
Sıra ipuçlarının üzerine giderek olayı çözmektedir. Öreke taşında öldürülen iki
kişi erkek diğeri genç bir kızdır. Kızın elbisesindeki terzi etiketini gören
Osman Sabri derhal terziye gider. Terzi bu elbiseyi Hediye Hanım adında zengin
ve soylu bir kadının konağına yaptığını söyler. Bu önemli bilgiyi elde eden
Osman Sabri soluğu Mecdettin Paşa’nın yanında alır. Kendisinin amiri olan bu
paşa Osman Sabri’den olayın peşini bırakmasını ister. İşin içinde bir bit
yeniği olduğunu anlayan Osman Sabri olayın üstüne daha fazla gider.
Öreke Taşındaki cinayetten bir
ay sonra Beyoğlu’nda bir olay daha patlak veriri. Bu seferki bir intihar
vakasıdır. Soruşturma memuru ve yardımcısı Necmi Bey olay yerine gittiklerinde
Halil Suri adında bir tellalın duvara kendini iple astığını görürler. Çeşitli tetkikler
sonucu bunun bir intihar değil, cinayet olduğu hükmüne varırlar. Ayrıca Osman
Sabri Halil Suri’nin evindeki temizlikçi bir kızdan cinayetin Öreke Taşı
cinayetiyle bağlantılı olduğuyla ilgili bazı bilgiler alır ve hemen
soruşturmaya başlar. Cinayetlerin
başından beri Osman Sabri ile yakın arkadaşlık kuran yerel bir gazetenin başyazarı
soruşturma memuruna çok yardımcı olur. Her olayın ardından Osman Sabriye
gelerek detaylı bilgiler alır ve hemen gazetesine yazar. Kısa zamanda yaşana
iki cinayet İstanbul halkının dikkatini çeker. Halk her yeni gelişmeyi yazan
gazeteyi merakla takip eder.
Olay
araştırıldıkça işin içine daha fazla insan girmeye başlar. Bunlardan bir tanesi
olan Mecdettin Paşa Osman Sabri'nin işi çözerse kendidinin de zarar göreceğini
bildiği için ona bir takım kumpaslar kurar. Ve onu görevden alır. Görevden
alınmasına rağmen durmayan Osman Sabri önemli bilgiler toplar.
Ancak
cinayetin bütün sırlarını bir türlü çözemez. O günlerde az önce bahsettiğim
gazete ye Avrupa’dan Kalpazan Mustafa adında biri tarafından mektup gönderilir.
Kalpazan Mustafa mektupta cinayetleri işleyenin kendisi olduğunu ve bunları
neden yaptığını tek tek anlatır. Kendisinin Hediye Hanımın sevgilisi olduğunu, Hediye
Hanım tarafından kendisine hediye edilen ve eğitim alması için görevlendirilen
Peri adındaki bir kıza aşık olduğunu, daha sonra Halil Suri ile sahte para
imalat işine girdiklerini ancak onun Periye göz koyarak onu kendisinden almaya çalıştığını,
bunun sonucunda da dayanamayarak aşık olduğu
kız olan Peri’nin de içinde olduğu Halil Suri’nin arkadaş gurubuna suikast
düzenlediğini ,Ancak Halil Suri’nin yanındaki iki arkadaşını öldürdüğü sırada
Halil Suri’nin yaralandığını ve bıçakla Peri’yi öldürdüğünü .İntikam almak için
bir gece Halil Suri’yi evinde öldürüp intihar süsü verdiğini mektuplarında ayrıntılı bir şekilde anlatır. Bu mektuplarla birlikte bütün şehir karışır, herkes bu olayı
konuşur. Mahkeme kurulur ve suçlular yargılanır. Romanın sonunda görevden
alınan Osman Sabri aklanır. Mecdettin Paşa yurt dışına kaçar. Hediye hanım ceza
alır. Mektupları gönderen Kalpazan Mustafa İstanbul’a teslim olmaya gelirken
ölür. Roman bu şekilde biter.
Şimdi de
kitabı biraz yorumlayalım. Benim okuduğum kitap
“Bilge” yayınlarınındı. Osman Sevim tarafından sadeleştirilmiş ancak
içinde yine de bazı yabancı kelimeler var. Ama telaş etmeyin dipnot olarak
hepsinin anlamı verilmiş. Biraz yazarın dilinden bahsetmek istiyorum. Ahmet Mithat
efendinin anlatım tarzı gerçekten ilginç . Kitabı okurken birden ortaya çıkarak
size bilgiler veriyor .Bazen bu bilgiler çok uzun ve sıkıcı olup okuma keyfini
kaçırabiliyor. Yazar kimi zamanda size soru soruyor. Bu gibi şeyler bir romanda olmaması gereken
özellikler ancak ilk dönemlerde yazılmış olduğundan göz ardı edilebilir. Onun
dışında konuyu ve anlatış tarzını beğeniyorum .Onun diğer kitabı olan Felatun
Bey’le Rakım Efendi romanını da okumanızı öneririm. Kendinize iyi bakın …
Yorumlar
Yorum Gönder