Ana içeriğe atla

Bisiklete Binmek Kilo Verdirir Mi?

 


Uzun bir aranın ardından herkese merhabalar arkadaşlar. Bu gün sizlere bisiklet sürmenin kilo verme üzerindeki etkilerinden bahsedeceğim.

Kilo vermek isteyen bir çok kişinin aklına ilk olarak oldukça zevkli ve kolay olan bisiklet sürme aktivitesi gelir.

İlk hevesle alınan bu bisikletlere bir süre binildikten sonra kilo veremediğini fark eden bireyler bisikletleri maalesef terk ederler. Burada kilo verememenin nedeni bisiklet değil, o bisikleti yanlış kullanmaktır. Bisikleti yavaş bir şekilde sürerek asla kilo veremeyiz. Aşırı hızlı bire şekilde uzun süre kullanmak ta çeşitli eklem ve kas rahatsızlıklarına sebep olabilir. Bunun için öncelikle bisiklet güvenlik ekipmanlarınızı takmalısınız. Ardından sürüşe sakin bir şekilde başlayıp tempoyu hafif hafif yükseltmeliyiz. 10 dakika sürecek olan bu ısınma sürüşü bizim kaslarımızın gevşemesine ve yanmasına yardımcı olacaktır. Eğer bisiklete bindiğimiz anda yüksek tempoyla pedallarsak ileride çözülemeyecek olan kas rahatsızlıklarıyla karşı karşıya kalabiliriz. Bu ısınma turunun ardından on dakika yüksek, beş dakika düşük tempolu olarak sürüşe devam etmeliyiz. Yalnız tempolu olan sürüşün ardından durarak dinlenirseniz kaslarınız soğuyacağından istediğiniz verimi ne yazık ki elde edemezsiniz. Bunun için tempolu sürüş sırasında kalp hızımız 100-110 olmalı. Yani kendimizi zorlayarak nefes nefese bırakmamalıyız. Sürüş esnasında kendimizi zorladığımmız takdirde kusma, nefes darlığı, öksürük nöbetleri gibi yan etkilerle karşılaşabiliriz. Tempolu ve temposuz olarak devam eden bu sürüş bizim için bir periyodu ifade ediyor. Bu periyodu üç kez tekrarlarsak orta zorlukta bir bisiklet antrenmanı sonucunda iyi oranda bir yağ kütlesini yakmış oluruz.

Bu antrenmanı birkaç ay düzenli olarak devam ettirerek zor seviye antrenmana geçebiliriz. Bunun için On beş dakika tempolu sürüşün ardından üç dakika düşük tempolu sürüş yapmamız gerekiyor. Bu periyodu da altı defa tekrarlayarak hem yağ kütlesinin yakılmasına, hem de bacak kası gelişimine katkı sağlamış oluruz.

Herkese bisiklet sürmeyi tavsiye ediyorum. Kendinize iyi bakın

Yorumlar

Blogda ki Popüler yazılar

Esrar-ı Cinayet Kitabı Özet ve Yorumu

  Merhaba arkadaşlar bu gün sizlere “ESRAR-I CİNAYAT”   adlı eserden bahsetmek istiyorum. İlk önce kitap hakkında genel birkaç bilgi, ardından kitap özeti, daha sonrada kitap hakkındaki yorumumdan bahsedeceğim. Şimdi başlayabiliriz.   Bir Türk klasiği olan bu kitap Ahmet Mithat Efendi tarafından 1884 yılında kaleme alınmış. Edebiyatımızdaki ilk polisiye romanı olma unvanına sahip. Kitap ilk önce gazetede yayınlanmış, daha sonra kitaplaştırılmış. İlklerden olması hasebiyle içinde bir takım teknik sorunlar bulundurduğu kabul ediliyor. Ama polisiye roman yazarlığının önünü açtığı için edebiyatımızda oldukça önemli bir yere sahip. Dilerseniz kitabın özetine geçelim. İstanbul Karadeniz taraflarında “Öreke Taşı” adında büyükçe bir kaya varmış. Bir gün bu kayanın üzerinde üç ceset bulunur ve hikâye böyle başlar. Olaydan sonra cinayetle ilgilenen soruşturma memuru (polis)Osman Sabri hemen olay yerine gelerek çeşitli incelemelerde bulunur. Çok zeki olan soruşturma memuru h...

Gönül Hanım Romanı Özeti

  Herkese selamlar arkadaşlar. Bu gün sizlere “Gönül Hanım” adlı bir romanın özetini yapmak istiyorum. Cumhuriyet devrinde yazılan bu eser dört genç kâşifin Orta Asya’yı ve Orhun Kitabelerini görmek için çıktıkları çok güzel bir seyahati anlatıyor. Önce her zamanki gibi kitabın künyesini yazalım. Kitabın Künyesi Kitap Adı: Gönül Hanım Kitabın Yazarı: Ahmet Hikmet Müftüoğlu Basım Yılı:1920 Kitabın Türü: Roman Yayına Hazırlayan: Dr. Fethi Tevetoğlu Kitabın Özeti “Gönül Hanım” romanı 1. Dünya Savaşı sırasında Sibirya’da esir düşen Mehmet Tolun Beyin yağmurlu bir sonbahar günü lokantada otururken iki Tatar kardeşle tanışmasıyla başlıyor. Adları Ali Bahadır Bey ve Gönül Hanım olan bu iki Tatar kardeş Mehmet Tolun Beyi tek başına görünce sohbet etmek isterler. Kısa süre sonra üçünün de aynı zihniyette olduklarını anlamalarıyla kendilerini Türk Tarihi ve Orta Asya konusunda derin bir sohbet içerisinde bulurlar. Konuşma esnasında Gönül Hanım üç arkadaşın Orta Asya toprakl...

Herodot ile Röportaj

  Herkese selamlar arkadaşlar. Bu gün sizlere tarihin kurucusu sayılan Herodot'la röportaj   yaptık. Dilerseniz başlayalım. - Bize kendinizi tanıtır mısınız?   Benim adım Herodot. MÖ 484 yılında Halikarnasos’ta doğdum. Ailem Anadolu coğrafyasında sözü geçen büyük bir aileydi. Bu nedenle güzel bir çocukluk geçirdim. Ardından gençlik dönemlerinde dünyanın birçok yerini gezdim. Bu geziler esnasında yeni insanlarla tanıştım. Onlardan gezdiğim yerler hakkında bilgiler topladım. O şehirdeki efsaneleri öğrendim. Bu şekilde bir ömür geçip gitti. Yaşlanınca İtalya’da bulunan Thurii kolonisine gittim. Orada uzun uğraşlar sonucu bir tarih kitabı yazdım. Pers –Yunan savaşlarını anlattığım bu eser daha sonraları meşhur oldu. Kitabımı yayınladıktan sonra yaşadığım küçük kasabada huzur dolu son günlerimi geçirmeye başladım . -Yolculuklarınıza nasıl başladınız? Ben gençlik dönemlerimde Halikarnasos’a bulunurken şehrimizi korkusuz bir savaşçı olan Kraliçe Artemisia yönetiyordu. ...