Ana içeriğe atla

Bisiklet Çeşitleri

 

Herkese merhabalar arkadaşlar.  Bugün sizlere Çarşamba gününün teması olan bisikletçilik hakkında bir yazı paylaşmak istiyorum. Bu yazımızda bisiklet çeşitlerinden bahsediyor olacağım. “Bisiklet bisiklettir ne çeşidi olacak” demeyin lütfen. Bu işe biraz ilgi duyarsanız ne çok çeşidi olduğunu göreceksiniz. İsterseniz başlayalım.

ARAZİ BİSİKLETLERİ

Arazi bisikletlerini hafif ve ağır arazi bisikletleri olarak iki guruba ayıracağız.

Ağır Arazi Bisikletleri

Ağır araziden kastım öyle köy yolu veya patikalar değil. Bildiğiniz dağlardan, uçurumlardan atlayıp zıplama yeteneğine sahip olan bu bisikletler çok sağlam ve pahalıdır. İki guruba ayrılırlar.

Downhill Bisikletler

Bu bisikletler iniş için tasarlanmıştır. Amaçları sadece dağlardan inmek olduğundan kadro yapıları da ona göre tasarlanmıştır. Düz yolda veya bir yokuşa tırmanmaya kalktığınızda bu bisikleti kullanmak eziyete dönüşecektir. İnerken sert manevralar ve düştükleri için sağlam yapıdadırlar. Genelde karbondan yapılırlar. Bazı modellerde titanyumda kullanılır.  Çift amortisörleri bulunur.

Parçaları kaliteli olduğu ve performans odaklı olduğundan dudak uçuklatacak cinsten fiyatları vardır. Videolarda gördüğümüz Red Bull yarışmalarında genelde bu bisikletler kullanılır.






Enduro Bisikletler

Enduro’yu Downhill’den ayıran özelliği hem inişlerde hem de tırmanışlarda en iyi performansı vermeleridir. Bu nedenle yapıları az da olsa Downhill’lerden farklıdır. Ancak sağlamlık ve fiyatta birbirleriyle aynıdırlar.




Hafif Arazi Bisikletleri

Bu bisikletleri asfalt olmayan yollarda çok rahat kullanabilirsiniz. (Patika, Köy yolları )Fiyatları yukarıdakiler gibi pahalı değildir. Yedek parçalarının temini de çok kolaydır. Çoğu zaman alüminyumdan yapılırlar. Türkiye gibi şehirlerin bile arazilerden farklı olmadığı ülkelerde çok rahat kullanılabilir. Benim bisikletim de bu sınıfa dâhil. Şehirdeki temel kullanım amacınız ulaşım değilse bu bisikletlerden almanızı tavsiye ederim.

ŞEHİR BİSİKLETLERİ

Şehir bisikletlerini kullanan insanların amacı şehirdeyken işe veya okula gitmektir. Yani ulaşımdır. Bu bisikletlerle şehirde ve parklarda tatlı tatlı dolaşabilirsiniz. Kadrolarının yapısı nedeniyle her cinsiyet ve yaştaki bireylerin kullanımına uygundur. Aldığınızda üstünde sepeti, bagajı ve ışıklarıyla gelir. Ucuz ve çok tamirat gerektirmezler. Tekerlekleri dağ bisikletleri gibi kalın değildir. Bu nedenle taşlı yollarda jant kırılmaları olasıdır.

YARIŞ BİSİKLETLERİ


Tamamen performans odaklıdırlar. Tek amaçları yarışmayı kazanmak olduğ
undan konfor ve sağlamlık arka plandadır. Yarışamayan kişiler tarafından çok tercih edilmez. Lastikleri çok incedir. Aşağıya doğru “drop” gidonları vardır. Bu onlara sürtünme konusunda avantaj sağlar. Karbondan yapılırlar. Çoğu parçası yurt dışından gelir ve çok pahalıdır. Asfalt dışında hiçbir yolda gidemez ve asla şehirde kullanılamaz.

Yol Bisikletleri

Yarış bisikletlerinden pek farkı yoktur aslında. Tek farkları yarışmak olmayan kişilerin de kullanabilmesidir. Daha sağlamdırlar. Fiyatları da yarış bisikletleri kadar pahalı değildir. Yani bu bisikleti alıp kendinizi yollara atarak dilediğiniz gibi dolaşabilirsiniz. Ya da kartlı tur yapabilirsiniz.(Yanınıza sadece kredi kartı alarak otellerde konaklayarak, restoranlarda yemek yiyerek yapılan ağırlıksız tur)





TUR BİSİKLETLERİ

Az önce anlattığım kartlı turun tam tersini yapmak isteyenlerin tercihidir. Bu kişiler bisiklete çadır, ocak, kıyafet gibi her türlü malzemeyi koyarak şehirler, ülkeler gezerler. Benimde ileride ki hayalim böyle bir tur yapmak. Bu bisikletlerin tekerleri aşırı kalın değildir. Makul seviyede tutulurlar. Fiyatları normal seviyelerdedir. Konforu çok yüksektir, çünkü kullanıcıları 8-10 saat sürüş yaparlar.

Her tarafında çanta ve su koymak için bölümleri vardır.


KATLANIR BİSİKLETLER

Hiç kullanmadım ancak kullananların pek beğenmediği bir ürün. Katlanınca az yer kapladığı için tercih edilirler. Jant boyları 20-24 inch’dir. Şehir içinde kullanılırlar. Fiyatları uygundur.


 

VELODROME BİSİKLETLER

Sadece kapalı alanlarda düzenlenen Velodrome yarışlarına kullanılır. Arabalarda Lamborghini neyse bisikletlerde de Velodrome ‘de odur. Vites sistemi olmadığından Çok yüksek hızlara ulaşırlar. Ancak frenleri yoktur. Bu nedenle trafiğe çıkamazlar. Yani isteyen herkesin sahip olamayacağı bir bisiklettir.

Fiyatları yüzbinlerle ifade edilecek cinstedir. Karbondan yapılırlar.


Arkadaşlar bisikletlerin çok fazla çeşidi var. Ancak ben hepsini yazamayacağım için bunları anlattım. Yazım bitti. Kendinize iyi bakın.

Yorumlar

Blogda ki Popüler yazılar

Topuklu Ayakkabının İcadı

  Herkese selamlar arkadaşlar. Moda hakkında bir yazı okurken yazı içinde geçen topuklu ayakkabı kelimesi nedense bende merak uyandırdı. İçimde birden beliren topuklu ayakkabının nasıl ve neden icat edildiğini öğrenme arzusu beni çeşitli kaynaklardan bu konuyu araştırmaya sürükledi. Bende bu yaptığım araştırmadan edindiğim bilgileri sizinle paylaşmak istedim. Bu konu ile ilgili baktığım çoğu kaynakta 16.yy’da Avrupa toplumunda insanların lavabo alışkanlıklarının olmadığını ve bu nedenle pisliklerini sokaklara atmalarının sonucunda yerlerdeki pisliklere basmak istemeyen insanların topuklu ayakkabıları icat ettiğini söyleniyor. Fakat ben bu fikre katılmıyorum çünkü bulduğum bir kaynak bana daha inandırıcı geldi. Ama ilk önce ilk önce ayakkabının icadından başlayalım. İLK AYAKKABI NEREDE İCAT EDİLDİ? Resmi kayıtlara göre ilk ayakkabı MÖ.2000 yılında Mısırda icat edilmiştir. Kâğıt yapımında kullanılan papirüsle yapılan bu ilk ayakkabı daha sonra farklı uygarlıklar tarafından deriyl

Zehra Romanı Özet ve Yorumu

 Herkese merhabalar arkadaşlar. Bu gün sizlere okumayı yeni bitirdiğim bir romanın özetini anlatacağım. Okuduğum romanın adı “Zehra”. Dilerseniz ilk önce kitabın künyesinden, daha sonra özet ve yorumundan bahsediyor olacağım. Kitabın Künyesi Kitap Adı : Zehra Basım Yılı: 1896 Yazarı: Nâbizâde Nâzım Türü: Roman Kitabın Özeti İstanbul’da ticaretle uğraşan Şevket Efendi adında zengin bir tüccar vardır. Bu şevket efendinin çok güzel ancak kıskanç bir kızı vardır. Adı Zehra olan bu kızın kıskançlığı öyle bir seviyeye gelmiş ki küçük kardeşini öldürmeye yönelik birkaç teşebbüste dahi bulunmuş. Kızın babası her ne kadar durumdan şikâyetçi olsa da elinden bir şey gelmediğinden “büyüyünce geçer “diyerek kendini teselli edermiş. Bir gün şevket Efendi’nin evine kâtibi Suphi Bey gelir. Suphi Bey evde çalışırken bir mola vakti odadan ayrılarak evde dolaşmaya başlar. Tam da o sırada avluda bulunan Zehra’yı görür. Ona âşık olur ancak ne kıza ne de babasına söyleyemez. Suphi de bir

Tarihi Sevdiren Adam

  Herkese merhabalar arkadaşlar bugün yazımda sizlere bir yazarı anlatmak istiyorum. Onun hayatını anlatmayacağım ama. Çünkü o hayatını yaşayıp ebedi dergâha doğru yol aldı. Ancak yaşarken yazdığı kitaplarla birçok çocuğun hayatına yön vermesine, kitap okumayı sevmesine vesile oldu. O, ben dâhil binlerce çocuğa “Tarihi sevdiren adam” . Yavuz Bahadıroğlu. Birkaç ay önce annem sabah uyandığımda yatağıma gelip vefat haberini verdiğinde daha önce (çok şükür)hiçbir yakınını kaybetmemiş olan ben; sanki babamı, abimi, bir dostumu kaybetmiş kadar üzülmüştüm. Bu satırları yazarken tekrar tekrar aklıma geliyor, ancak onun ölmediğini bildiğim için gönlüm rahat. Çünkü Sunguroğlu hâlen yanı başımda ve onu her okuyuşumda tekrardan beraber maceralardan maceralara koşturuyor. Kimi zaman düşman paralıyor, kimi zamansa bir kimsesize yardım ediyoruz.   Bir yazar olmanın en güzel yanı da budur işte. Hiç ölmemek. Bu yüzden her zaman bir yazar olmak isterdim. Hâlâ istiyorum. Umarım bir gün roman yazm