Herkese merhabalar arkadaşlar bugün yazımda sizlere bir
yazarı anlatmak istiyorum. Onun hayatını anlatmayacağım ama.
Çünkü o hayatını yaşayıp ebedi dergâha doğru yol aldı. Ancak yaşarken yazdığı kitaplarla birçok çocuğun hayatına yön vermesine, kitap okumayı sevmesine vesile oldu. O, ben dâhil binlerce çocuğa “Tarihi sevdiren adam” . Yavuz Bahadıroğlu.
Birkaç ay önce annem sabah uyandığımda yatağıma gelip vefat
haberini verdiğinde daha önce (çok şükür)hiçbir yakınını kaybetmemiş olan ben;
sanki babamı, abimi, bir dostumu kaybetmiş kadar üzülmüştüm. Bu satırları
yazarken tekrar tekrar aklıma geliyor, ancak onun ölmediğini bildiğim için
gönlüm rahat. Çünkü Sunguroğlu hâlen yanı başımda ve onu her okuyuşumda
tekrardan beraber maceralardan maceralara koşturuyor. Kimi zaman düşman paralıyor,
kimi zamansa bir kimsesize yardım ediyoruz.
Bir yazar olmanın en
güzel yanı da budur işte. Hiç ölmemek. Bu yüzden her zaman bir yazar olmak
isterdim. Hâlâ istiyorum. Umarım bir gün roman yazmak ve ölümsüz olmak bana
da nasip olur.
Onun kitaplarıyla tanışma hikâyem dördüncü sınıfta
okuldayken bir proje kapsamında herkese bir kumbara vermeleri ve onu birkaç hafta
sonra şehre gelecek olan kitap fuarında harcamamızı istemeleriyle olmuştu.
Kitap fuarına gittiğimiz gün daha dün gibi aklımda. Bütün arkadaşlarım
kumbaralara para atmak zorunlu olduğundan birkaç lira atıp gelmişlerdi. Bense
geçen yıldan beri biriktirdiğim kumbaramı patlatıp içindeki bütün paraları
fuara getirmiştim. O gün eve en çok kitapla dönen bendim. Fuarda kaldığımız birkaç
saat boyunca neredeyse bütün kitapları incelemiş, onların içinden yavuz
Bahadıroğlu’nun on beş kitaplık bir setini seçmiştim. Eve gidip kitaplara
başlamayı iple çekiyordum. O gün dersler benim için bitmek bilmemişti. Sonunda
eve vardığımdaysa ilk önce kitapları anneme gösterip ardından hemen okumaya başlamıştım.
Kitaplar bitince annem bana hediye olarak onun bir tane daha kitabını almıştı
ve sonra bir tane daha, bir tane daha…
Küçükken benim en sevdiğim hediye kitaptı. Annem herhangi
bir şeyi yaparsam örneğin karne notlarım iyi olursa bana hep kitap alırdı. Alacağı
kitabın hangisi olduğunu bilmediğimden içten içe bir heyecanla hızlıca bir
kitabı bitirir diğerine geçerdim.
Arada sırada başka
yazarların kitaplarını okusam da en çok onun kitaplarını severdim. İlk önce
onun çocuk hikâyelerini, daha sonra tarihi romanlarını en sonunda da tarih
kitaplarını okudum. Onun dilinin ve anlatımının sadeliğine kendimi kaptırır ve
dalar giderdim. Ben onun kitaplarını sadece okurken yaşamazdım. Okuduktan sonra
gece başımı yastığa koyduğumda hep farklı senaryolar tasarlayarak yine kitabın
kahramanlarıyla bağımı koparmamış olurdum. Sonra büyüdüm işte. Şu sıralar okunulacak
kitabı kalmadığından bazılarını tekrar okuyorum. Umarım bu ömrümün sonuna dek
sürer.
Bu yazıyı neden mi
yazdım. Ona teşekkür etmek için. İyi ki varsın Tarihi sevdiren adam
Yorumlar
Yorum Gönder