Herkese selamlar arkadaşlar. Bu gün sizlere tarihin kurucusu sayılan Herodot'la röportaj yaptık. Dilerseniz başlayalım.
-Bize
kendinizi tanıtır mısınız?
Benim
adım Herodot. MÖ 484 yılında Halikarnasos’ta doğdum. Ailem Anadolu
coğrafyasında sözü geçen büyük bir aileydi. Bu nedenle güzel bir çocukluk
geçirdim. Ardından gençlik dönemlerinde dünyanın birçok yerini gezdim. Bu geziler
esnasında yeni insanlarla tanıştım. Onlardan gezdiğim yerler hakkında bilgiler
topladım. O şehirdeki efsaneleri öğrendim. Bu şekilde bir ömür geçip gitti.
Yaşlanınca İtalya’da bulunan Thurii kolonisine gittim. Orada uzun uğraşlar
sonucu bir tarih kitabı yazdım. Pers –Yunan savaşlarını anlattığım bu eser daha
sonraları meşhur oldu. Kitabımı yayınladıktan sonra yaşadığım küçük kasabada
huzur dolu son günlerimi geçirmeye başladım.
-Yolculuklarınıza nasıl başladınız?
Ben gençlik dönemlerimde Halikarnasos’a
bulunurken şehrimizi korkusuz bir savaşçı olan Kraliçe Artemisia yönetiyordu.
Kraliçe’nin yönetiminden memnun olan halkımız huzur içinde yaşardı. Lakin
Kraliçemiz vefat edince onun yerine Pers İmparatorluğuna bağlı olan torunu
2.Lygda’mis tahta geçti. Halkına karşı çok zalim olan bu krala Halikarnasos
halkı bir tiran gözüyle bakıyordu. Zalim kral her geçen gün zulmünü arttırınca
o dönemde ünlü bir şair olan amcam Panyassis arkadaşlarıyla birlikte bir isyan
düzenlemeye karar verdi. Benimde katıldığım bu isyan gurubu ne yazık ki
başarısız oldu. Ceza olarak amcamı idam ettiler, beni de Samos’a sürgün
ettiler. Zorunlu olarak yaptığım bu seyahat benim hayatımı değiştirdi. Daha
sonra dünyayı gezmeye karar verdim ve ömrümün sonuna kadar gezdim.
-Seyahatleriniz sırasında geçiminizi nasıl
sağlıyordunuz?
Bizim zamanımızda şu anki gibi gazete,
televizyon, radyo gibi eğlence ve iletişim araçları yoktu. İnsanları şehir
dışından gelenler eğlendirirdi. Bu şehir dışından gelenler sirklerde cambazlık yapar,
ya da gösteri meydanlarına çıkarak konuşmalar yaparlardı. Halk bu konuşmalar
sayesinde hem eğlenir hem de öğrenirdi. Tabi şehir yöneticileri de bu insanlara
yüklü meblağlarda paralar verirlerdi. Bende farklı ülkeler görmüş biri olarak
yeni bir şehre gidince meydanlara çıkar insanlara konuşmalar yapardım. Bu
konuşmalar sırasında çeşitli halk efsaneleri de anlatırdım. Bu efsaneleri
anlatırken yaptığım taklitler insanları çok güldürürdü. Mesela bir keresinde
Atina’ya gitmiştim. Her zamanki gibi kalabalık karşısında konuşma yapmam için
beni “pniks” denilen sahneye çıkardılar. Bende pers-yunan savaşlarını anlattım onlara.
Yaptığım konuşmalar Atinalıları gaza getirmişti. Atina kralı bana yaptığım
konuşma için o dönemde bir servet değerinde olan 10 Talent vermişti. O günü hiç
unutmam hayatımın en mutlu günüydü.
-Ünlü “Historia” eserinizi yazma serüveninizden
bahseder misiniz?
Samos’a olan sürgünden sonra ömrüm yollarda geçti. Her gün yeni bilgiler öğrendim. Öğrendikçe insanlara anlattım. Bu şekilde yaşlandım. En sonunda seyahatleri bırakma kararı aldım. Bunun için İtalya’ya gittim. Orada hayatım boyunca edindiğim tecrübeleri ve uzmanı olduğum Pers –Yunan savaşlarını anlatan bir kitabı kaleme almaya karar verdim. Uzun yıllar süren çalışmam bitince bunu yayınladım. Eserim büyük ilgi gördü ama ne yazık ki ben bunları göremedim.
-Kitabınızın konusu nedir?
Kitabımın esas
konusu, Pers İmparatorluğu ile Antik Yunan kent devletleri arasında geçen kara
ve deniz savaşları ve bu savaşları doğuran sebeplerdi. Fakat eserim, aynı
zamanda; Anadolu, Pers, Mısır, Yunan coğrafyaları, tarihi, folkloru, sanatı,
mimarisi ve mitolojisi ile ilgili seyahatleri esnasında öğrendiğim,
gözlemlediğim ve araştırdığım bilgileri de barındırıyor.
Kitabımı seyahatlerim
boyunca tanıştığım kişilerin aktardıklarına, kendi gözlemlerime ve incelediğim
belgelere dayanarak yazdım. Kitabımı mümkün olduğunca bilimsel ve tarafsız bir
şekilde yazmaya çalıştım. Lakin ne yazık ki bazıları yıllarca emek vererek
yazdığım bu kitabı bilimsel olmamakla, tarafsız olmamakla suçladılar. Ancak ne
olursa olsun ben eserimin arkasındayım.
-“Tarihin Babası” unvanınızı nasıl aldınız?
Historia adlı eserimi yazdıktan uzun
yıllar sonra eserim dünya çapında ün kazandı. Bir çok yazar, filozof ve bilgin
benim eserimi ilk tarihi kitap olarak tanımladılar.En sonunda da bu unvanı bana
Romalı devlet adamı ,bilgin ve yazar Cicero bizzat veri. Bu unvanla gurur
duyuyorum.
-Bu değerli sohbet için size minnettarız
saygıdeğer Herodot.
-Asıl ben size minnettarım .Sayenizde değerli okuyucularımıza hayatımı anlattım .
https://tr.wikipedia.org/wiki/Herodot
http://www.antiktarih.com/2019/07/24/tarihin-babasi-herodot-kimdir/
Yorumlar
Yorum Gönder